Son karar bizde olmak kaydıyla yapacağımız yatırım, başlayacağımız iş konusunda –tecrübe ile edinilmiş- nitelikli bilgiye başvuralım.
Kimin ne söylediği değil, müşterinin tüketim tercih ve davranışları önemli. Müşteri ile bilgi alış verişimiz zayıflamaya başladığı anda İşler de yavaşlamaya başlıyor. Hedefin 12 noktasındaki soru: Firma rekabet gücünü, pazar avantajı Türkiye müşteri yapısından mı, ehil kadrolardan mı geliyor?
Girişimcilerin, sürdürülebilir başarıya ulaşamamasının önde gelen nedeni, başlarken duyulan heyecanın ve azmin hızla kaybedilmesi; devamında kendine, aklına ve etrafındakilere fazlasıyla güven geliyor. Çözüm olarak farklı bakış açılarına yönelmek, eli işe yatmış, ciğeri kana batmış kişilerle istişarelerde bulunmayı öneriyor uzmanlar. Zira hiçbir problem onu üreten zihniyet tarafından çözülemiyor.
Objektif değerlendirmeler, entelektüel bilgiler sunacak kaynakları bir de hızımızı değiştirmeyi öneriyorum. “Hızımızı değiştirelim” önerisinden amacım, bilgi yer ve el değiştirmeden ulaşabilmektir ki, “hız öldürür”ün zıddı anlama geliyor.
Avukatınız, muhasebeciniz, tanıdık, ahbaplarınız, gurmeler, “uzman, danışman” her ne ad ile olduğu fark etmez danışmanlar öneride bulunabilir ama yerimize karar veremez. Parçaları birleştirmek strateji üretme, parçaları birleştirme, yönetim dahası kazanma kaybetme bize ait.
Diğer bir ifade ile
Âşık olmadan önce kime âşık olduğunuzu bilin. Âşk, başarısız evliliği kurtarmaz. En azından benimkini kurtarmadı. Âşık olduğumuz insanla mutlu olacağımızı zannediyor, evleniyoruz. Âşık olmanın, dünya kurmak için yeterli bağlantı olduğunu düşünüyoruz… Kimileri de evliliği “diş fırçalamak, sağlıklı beslenmek, tuvaletten sonra elleri yıkamak” gibi herkesin yapması gereken faaliyet basitliğinde düşünüyor.
Her aşkın bir gün bitmesi normal değil! Eğer “aşk” ise bitmez sevgiye, hayat arkadaşlığına dönüşür, karşılıklı değişmeye, bağlanmaya… Dönüşme sayesinde yükselişi sürer. Belirli ekonomik büyüklüğe geldiğinde kabul edilebilir kâr marjı ile satılan firmalar, biten aşklara örnek olabilir.
Şirket ortakları ve yöneticilerinin işine ve mesleğine duyduğu bağlılık ve hevesleri firmanın sektörde durduğu noktaya işaret eder; hataları ve eksiklerinin olmadığı anlamına gelmez ama hızla üzerine gideceklerinin, telafisi için çalışacaklarının belirtisidir.
Beden; et, kemik, kan ve hücre âşık olmaz, âşık olan ruhumuzdur. İşimizle ruhsal bağlantımız var ise başarı ve ilerleme için arayışı, keşfetme isteği devam eder. Bu halet-i ruhiye şirketin genel müdüründen temizlikçisine kadar sirayet eder.
Ve evlilik yeni bir dünya kurmak değil, var olan dünyanın keşfidir. Kristof Kolomb’un Amerika’yı keşfetmesi gibi; Kolomb keşfetmeden öncede Amerika Kıtası kızıl derilisi ve diğer halklarıyla yaşıyordu; dünya yaratıldığından beri. Kolomb’un yaptığı Avrupa ve diğer kıtalar adına keşifti. Franchising yoluyla iş kurmakta evliliğe benzer, keşfedilir. Ana firmayı, evleneceğiniz firmayı keşfedersiniz. Sizde çok iyi biliyorsunuz ki Kolomb Baharat Adalarını, Hindistan’ı ararken Amerika’ya ulaştı.
Kader dediğimizde tevekkül ile birlikte anmak mecburi. İş hayatı dâhil yaşamımızda, her türlü gerekli sebebe baş vurduktan sonra kadere râzı olup, sonucu Allah’tan beklemek gerekiyor.
Ahlaki Boyut: İnsan
“Müşteri” sıfatı ile adlandırdığımız varlık insan. Çalışan, yönetici diye adlandırdığımız varlıklarda insan. O halde her şey insanı tanımakla başlıyor dersek, eksik olsa da yanlış olmaz.
Modern psikoloji, insanda iki çeşit olduğunu işaret ediyor. İlkinin doğuştan geldiğini, değiştirilemediği ancak eğitilebildiğini; diğerinin ise aile, çevre, okul yolu ile kazanıldığı ve değiştirilebildiği belirtiliyor. “Karakteriniz, en çok beraber olduğunuz beş kişinin karakter ortalamasıdır”.
Ticari ahlak sahibi olmaya çalışmak bir tarafa, ticari etik sahibi insanlarla beraber olmaya çalışmak öğrenime hız, hayata mutluluk katar. Gönül rahatlığı ile söylüyorum ki, ömrümün 2 yılını böyle bir firmada, tarife uyan bir insanla geçirdim, çok mutluyum.
Yatırım yapmayı düşündüğünüz firma yönetici ve ortaklarında her ortamda güzel ahlakı arayın. Tavsiyem içinize sinmiyorsa, diliniz kanayana kadar hayır deyin. Çalışmaktan, ortamında bulunmaktan, beraber nefes almaktan, çok kazansanız da düşük moral değerlere sahip olmaktan, psikolojik yorgunluktan, bıkkınlıktan korunmanın yolu olarak öneririm.
Üzülerek yazıyorum ki, faal olan 210 franchise bayiisine karşılık 200 bayiisini kapatan firma biliyorum. Yana döne bayilik veren, ödemleri aldıktan sonra kulağının üzerine yatan, taahhüt ettiği hizmetleri vermeye firmalar biliyorum. Yatırımcı müracaatlarının fazlalığından dolayı başı dönmüş, tek avantajı yüksek derecede kaliteli mekân ve yüksek kâr marjı olan firmalar ve daha nicelerini biliyorum. Bu şirketlerde memnuniyetle yıllardır çalışan yönetici ve personellerle tanıştım. Yaptıkları işlerden en ufak şüphe duymuyorlardı. Tabir-i caiz ise işlerine bağlılığı, dinlerine bağlılığının önüne geçmişti.
Yaşamak için temiz hava, su, gıdaya ihtiyacımız olduğunda daha fazla temiz düşünceye de ihtiyacımız var.
Bitirirken
Franchise’si olmak istediğimiz firmanın yalnız müşterisi değil, doktoru hatta cerrahı olalım. Derinin altını, organlarını, organlarının ne kadar sağlıklı çalıştığını irdeleyelim.
Hizmet verdiğim dönemde şahit oldum, beklentiler gözleri kör ediyor. “Cebimize x lira kalsa yeter, birkaç yıla kadar ikinci dükkânı açarım, dükkânlar kendilerini öder, sonra bana çalışır” düşünceler son derece hamasi. Ana firma ve yatırımcılara özenip, kendi gerçeklerimize döndüğümüzde stresi kaldıramıyoruz.
Franchise yatırımcıları “biz burada ne kadar kazanırız, ciromuz ne kadar olur, maliyetlerimiz nelerdir” ve daha birçok suali ana firma yetkililerine sorarlar. Aldıkları cevap üzerinden beklentiye girer, ana firma yöneticilerinin her şeyi bildiğini, yatırımcı adına düşünüp, beklenti içine girerler. Ticarette garanti diye bir şey yok. Fikrî takip ile söylenenlerin gerçekliğini araştıralım, dilimiz kanayıncaya kadar bilenlere soralım. Klişe sözdür “ticaret risktir” sözünü “hesaplanabilir risk” ile tamamlayalım.
Maddi kaynak sizde… franchise veren firma sizi ikna etmek zorunda…
Uzun yazdım farkındayım, yazdıklarımı kontrol etmeniz için uzman olmak gerekiyor. Sinema seyretmiyoruz ki, birazdan ışıklar yansın, ekran kararsın ve seyrettiğimiz film duygusal izler bıraksın, gözyaşlarımızı silip sevdiklerimizle el ele sinemadan çıkalım, hayat normal akışına devam etsin.
Son iki söz:
1- Her tartışmada zaferle çıkmaya çalışma! Kalpleri kazanmak tartışmadan zaferle çıkmaktan önemlidir. Kardeşlerin arasında bina ettiğin ve üzerinde yürüdüğün köprüleri yıkma. Bir gün o köprüden geri dönmen gerekebilir. Hatadan nefret et ama hatalı olandan nefret etme. Bütün kalbinle günah ve isyana öfkelen ama günahkâra acı, ona şefkat göster. Sözü eleştir ama sözü söyleyene saygı göster. Amacımız hastalığı kökünden kazımaktır, hastayı değil... Hz. İmam Şâfi (Ks).
2- Hangi firmayı seçerseniz seçin fark etmez, bilin ki aklınız diğerinde kalacak.
Net işletme sermeyiniz yatırımınızın en az %15'i kadar olsun. Kredi kullanmayın, mecbursanız yatırımın %20'sini geçmesin.
Önce kirası çok uygun ve kupon bir yer bulun. İşi bilen, kaliteli firmalar şahsa değil lokasyona bayilik verirler. Maliyetlerin satış fiyatının 1/3'i olmasına dikkat edin. Firma seçimi yaparken bıkana kadar, mideniz bulanana kadar araştırma yapın. Yazılarımda bazı bilgileri uzun uzadıya, defalarca tekrarlamamın sebebi var!
Franchising konusunda tecrübeleri az olan şirketlerde fırsat fazla olduğu gibi yıpranma da fazladır. Profesyonel firmalar istikrarlıdır.
Saygılarımla,
Mehmet Yanık
mehmetyanik@hotmail.com
© Bu yazı iskuruyorum.com için yazılmıştır.